ABD hükümeti, 1946’dan 1958’e kadar Marshall Adaları‘ndaki atol adı verilen birkaç küçük adada 67 nükleer test gerçekleştirdi .
ABD hükümeti tüm nüfusu başka yerlere taşıdı ve diğerlerini kansere ve hastalığa neden olan radyasyona maruz bıraktı.
60 yılı aşkın bir süre sonra, Columbia Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, bu adalardan dördünde radyasyonun hala endişe verici derecede yüksek olduğunu söylüyor; bazı bölgelerde, 1986’da patlayan Çernobil santrali ve deprem ve tsunaminin yaşandığı Fukushima yakınındaki radyoaktif alanlardan on ila 1000 kat daha yüksek. 2011 yılında nükleer felakete neden oldu.
Toprak örneklerini analiz eden araştırmacılar, dört kuzey atolündeki 11 adada amerikyum-241, sezyum-137, plütonyum-238 ve plütonyum-239.240 konsantrasyonlarını buldu.
Marshall Adaları’nın nüfusu nispeten küçüktür ve Temmuz 2018 itibarıyla 75.000’den fazla insan zincirlerde yaşamaktadır. Bu, genellikle geniş bir lagün veya mercan resifini çevreleyen dairesel adalar olan adalar ve atollerin birleşimidir.
Bazı atollerde ve adalarda sadece birkaç yüz insan yaşıyor. Enewtak Atolü, 2011 nüfus sayımında sadece 664 kişiye ev sahipliği yapıyordu.
Enewtak, Bikini Adası ile birlikte araştırmacılar tarafından nükleer testler için “sıfır noktası” olarak tanımlanan iki atolden biriydi.
Araştırmacılar, ABD tarafından 1946’dan 1992’ye kadar gerçekleştirilen toplam 1.054 nükleer testin bir kısmının Marshall Adaları’nda gerçekleştirildiğini, mercan adalarının ise bu süre zarfında ABD’nin tüm nükleer testlerinden elde edilen toplam enerjinin yarısından fazlasına dayandığını söyledi.
Bikini, 1954’te Castle Bravo olarak bilinen ABD’nin en büyük hidrojen bombası testinin yapıldığı yerdi; patlama, İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya’ya atılanlardan 1000 kat daha güçlüydü.
Bikini Adası’nın incelenen alanlar arasında en yüksek radyasyon seviyelerine sahip olduğu tespit edildi ve raporun yazarları, yüksek radyasyon seviyeleri nedeniyle Bikini’nin ıssız kalmasını tavsiye etti.